Yargıtay, Muğla’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in öldürülmesine dair önemli bir karar verdi. Cemal Metin Avcı’ya, canavarca hisle ve tasarlayarak öldürme suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını bozarak, farklı bir suç tipi üzerinden cezalandırılmasını istedi. Yargıtay’ın verdiği bu karar, hem hukuki hem de toplumsal açıdan büyük yankı uyandırdı. Peki, bu davada ne oldu? Kararın gerekçeleri nelerdir? İşte tüm detaylar…
Olayın Arka Planı: Pınar Gültekin’in Ölümü
Temmuz 2020’de Muğla‘da, 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin katledildi. Cemal Metin Avcı, Pınar’ı boğarak öldürdü ve ardından cesedini varile koyarak ateşe verdi. Bu korkunç cinayet, sadece sanığın eylemleriyle değil, aynı zamanda adalet sistemindeki sürecin nasıl ilerleyeceğiyle de dikkat çekti.
Muğla’daki yerel mahkeme, Cemal Metin Avcı’yı önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırdı. Ancak daha sonra sanık, haksız tahrik indirimi alarak cezası 23 yıla düşürüldü. Bu karar, kamuoyunda büyük tepki uyandırdı. Bunun üzerine, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı kararı temyiz etti ve dava Yargıtay’a taşındı.
Yargıtay’ın Kararı: “Tasarlama Unsuru Belirlenemedi”
Yargıtay, Cemal Metin Avcı’nın cezalandırılmasında tasarlayarak öldürme suçunu uygun görmedi. Kararın gerekçesinde, “Olayda suç işleme kararının ne zaman alındığı belirlenemiyorsa tasarlayarak öldürme suçundan değil, niteliksiz öldürme suçundan cezalandırma yoluna gidilmelidir” ifadeleri yer aldı. Yargıtay’a göre, sanığın suç işleme kararı önceden verildiği, ancak ne zaman alındığının tam olarak tespit edilemediği ve buna dair somut kanıtların olmadığı ifade ediliyordu. Bu durum da, tasarlama unsurlarının bulunmadığına işaret etti.
Eziyet çektirerek öldürme suçunun unsurlarını taşıyan sanığın, haksız tahrik altında hareket ettiği de vurgulandı. Yargıtay, sanığın, maktulün şantaj ile yaptığı baskılara öfkelendiğini ve bu öfkenin cinayeti tetiklediğini belirtti.
Kararın Hukuki Dayanakları
Yargıtay’ın verdiği karar, çok sayıda hukuki detay içeriyor. İlk olarak, canavarca hisyle öldürme suçunun yasal tanımında yapılan vurgulama dikkat çekiyor. Canavarca his, insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etme dürtüsü olarak tanımlanıyor. Ancak bu dava özelinde, sanığın eylemi sadece öfke ve haksız tahrik ile şekillenmişti. Bu durum, canavarca hisle öldürme suçunun unsurlarını taşımadığı anlamına geliyordu.
Haksız Tahrik: Şantajın Rolü
Yargıtay, sanığın maktule karşı duyduğu öfkenin, cinayeti işleme kararını tetiklediğini belirtti. Pınar Gültekin, Cemal Metin Avcı’ya yönelik şantaj yaparak, ilişkinin ifşasına dair tehditlerde bulunmuştu. Bu durum, haksız tahrikhükümlerinin uygulanmasına zemin hazırladı. Yargıtay, sanığın bu şantaj eylemi yüzünden öfkeye kapıldığını ve olayın bu bağlamda gerçekleştiğini ifade etti. Sonuç olarak, Yargıtay, sanığın cezasının haksız tahrik indirimi ile azaltılması gerektiğine hükmetti.
Muhalefet Şerhi: Tasarlama Unsuru Var mı?
Karara muhalefet eden iki üye, sanığın cinayet işleme kararını önceden verdiği ve buna dair planlama yaptığı görüşündeydiler. Muhalefet şerhinde, Cemal Metin Avcı’nın, planlı bir şekilde Pınar Gültekin’i öldürmeye karar verdiği ve bunu gerçekleştirdiği ifade ediliyordu. Bu görüşe göre, tasarlayarak öldürme suçunun unsurları belirgin bir şekilde mevcuttu.
Yargıtay Kararının Etkisi
Yargıtay’ın kararı, yalnızca Cemal Metin Avcı için değil, Türkiye’deki adalet sistemi için de önemli bir dönüm noktası oldu. Canavarca hisle öldürme ve tasarlama gibi karmaşık suç unsurlarının nasıl değerlendirileceği, ilerleyen davalarda emsal teşkil edecektir. Ayrıca, haksız tahrik indirimi gibi cezaların uygulanma biçimi de yeniden sorgulanabilir.