Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, sosyal medyada yaptığı bir paylaşım nedeniyle gündemde. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında atılan bir tweet sebebiyle Aydın hakkında “kamu görevlisine hakaret” ve “terörle mücadele eden kişileri hedef göstermek” suçlamalarıyla soruşturma başlatıldı. Ancak, olayın seyriyle ilgili yapılan açıklamalar arasında çelişkiler bulunuyor.
Gözaltı mı, İfade Vermek İçin Çağrı mı?
Cem Aydın’ın evine sabah saatlerinde polislerin geldiği ve dijital materyallerine el konulduğu bildirildi. Ardından Aydın’ın Çağlayan Adliyesi’ne sevk edildiği açıklandı. CHP’li vekil Ali Mahir Başarır, durumu “şafak operasyonu” olarak nitelendirirken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı yaptığı açıklamada Aydın’ın gözaltına alınmadığını, ifadeye çağrıldığını belirtti.
Başsavcılık açıklamasında, “Cem Aydın hakkında sosyal medyada yapılan paylaşım nedeniyle soruşturma başlatılmış ve kendisi ifadeye çağırılmıştır” ifadelerine yer verdi. Ancak bu durum, kamuoyunda yaşananları nasıl değerlendirmek gerektiği konusunda kafa karışıklığı yarattı.
Olayın Sebebi: Akın Gürlek ile İlgili Paylaşım
Soruşturmanın nedeni olarak, CHP Gençlik Kolları’nın resmi sosyal medya hesabından Başsavcı Akın Gürlek hakkında yapılan bir paylaşım gösteriliyor. Başsavcı Gürlek’in adını geçtiği bu paylaşımın ardından Aydın’ın dijital materyallerine el konulması dikkat çekti. Olay, ifade özgürlüğü ile yasal sınırlar arasındaki dengeyi yeniden tartışmaya açtı.
Ali Mahir Başarır’dan Tepki
CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, SÖZCÜ TV’ye yaptığı açıklamada yaşananlara tepki göstererek, “Gençlik Kolları Genel Başkanı’nın dokunulmazlığı yok diye sabahın erken saatlerinde operasyon yapılıyor. Bu ülkede artık şafak operasyonları başladı” dedi. Başarır, bu durumun ifade özgürlüğüne bir darbe olduğunu belirterek Aydın’a destek vereceklerini söyledi.
Hukuki Süreç ve Olası Etkiler
Cem Aydın hakkında başlatılan bu soruşturma, siyasetteki gerilimi artırırken, kamu görevlilerine yönelik eleştirilerin hangi noktada hakaret sayılacağı sorusunu yeniden gündeme getirdi. Ayrıca, bu durumun siyasi özgürlükler ve ifade hakkı bağlamında nasıl değerlendirileceği merak konusu.