Danimarka’da Kur’an-ı Kerim’e yapılan saygısızlık gerekçesiyle ilk kez dava süreci başlatıldı. Kopenhag Savcılığı, 15 Haziran 2024’te Bornholm Adası’nda gerçekleşen bir mitingde, kutsal kitaba yönelik uygunsuz davranışlarda bulunan iki kişi hakkında dava açıldığını duyurdu.
İlk Resmi Adım: Kur’an’a Yönelik Hakaret Davası
Savcılık açıklamasına göre, şüpheliler kamuya açık bir alanda Kur’an-ı Kerim’e yönelik saygısızlık içeren hareketlerde bulundu ve bu durum birçok kişi tarafından izlendi. Olayın sosyal medya platformu Facebook’ta da paylaşılması, eylemin daha geniş bir kitleye ulaşmasına sebep oldu. Bornholm Mahkemesi’ne gönderilen dava dosyasının duruşma tarihinin henüz netleşmediği belirtilirken, savcı Lise Lotte Nilas, olayın kamu vicdanında önemli bir yer tuttuğuna vurgu yaptı.
Nilas, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Değerlendirmelerimiz sonucunda, halka açık bir alanda kutsal bir kitaba karşı uygunsuz hareketlerde bulunulduğu tespit edilmiştir. Bu durum, sosyal medya aracılığıyla geniş kitlelere ulaşarak daha ciddi bir boyut kazanmıştır.”
Savcılık, şüpheliler için para cezası talep ederken, Danimarka Ceza Kanunu kapsamında bu tür olayların tekrarlanmaması adına hukuki sürecin hassasiyetle yürütüldüğünü vurguladı.
Danimarka’da Kutsal Kitapların Yakılmasına Yönelik Yasak
Danimarka’da kutsal kitaplara saygısızlık konusundaki hukuki düzenlemeler, 7 Aralık 2023’te kabul edilen yasa tasarısıyla daha net bir çerçeveye oturtuldu. Yeni yasaya göre, Kur’an-ı Kerim veya diğer kutsal kitapların yakılması ya da hakarete uğraması durumunda suçlulara para cezası veya iki yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.
Bu yasa, özellikle İslam dünyasında büyük tepkilere yol açan olayların ardından Danimarka hükümeti tarafından gündeme alınmış ve kutsal değerlere saygının korunması amacıyla çıkarılmıştı.
Halk Tepkisi ve Hukuki Sürecin Önemi
Kur’an-ı Kerim’e yönelik saldırı eylemleri, Danimarka’da ve uluslararası arenada geniş yankı uyandırmıştı. Bu davanın, ülkede kutsal değerlere yönelik saygısızlık konusunda caydırıcı bir rol oynaması bekleniyor. Ayrıca, toplumsal hassasiyetleri göz önünde bulunduran bu dava, Danimarka’nın ifade özgürlüğü ve dini değerlere saygı arasındaki dengeyi kurma çabasının bir yansıması olarak görülüyor.