İstanbul, atık su arıtma altyapısındaki eksiklikler nedeniyle çevresel sorunlarla mücadelede geride kalıyor. Şehrin günlük atık sularının yalnızca %34,43’ü ileri biyolojik tesislerde arıtılıyor. Bu oran, Marmara Denizi’nde artan kirliliği azaltmayı hedefleyen Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu’nun belirlediği 3 yıllık eylem planının oldukça gerisinde.
İstanbul’un Atık Su Arıtma Kapasitesi Yetersiz
İstanbul’da toplam 90 atık su arıtma tesisi bulunuyor. Bu tesislerin dağılımı şu şekilde:
- 13 ileri biyolojik tesis,
- 62 biyolojik tesis,
- 7 ön arıtma tesisi,
- 7 paket atık su tesisi,
- 1 membran atık su tesisi.
Günlük toplam arıtma kapasitesi 6 milyon 161 bin 365 metreküp olsa da, ileri biyolojik tesislerde arıtılan miktar sadece 2 milyon 120 bin 885 metreküpte kalıyor. Bu oran, Marmara Denizi’nin kirlilikle mücadelesi için yetersiz bir seviyeyi işaret ediyor.
Müsilajla Mücadelede İstanbul’un Rolü Büyük
2021 yılında Marmara Denizi’nde görülen müsilaj sorunu, bölgedeki atık su yönetiminin yetersizliğini gözler önüne serdi. Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu’nun raporuna göre, İstanbul’un mevcut ön arıtma tesisleri hızla biyolojik ve ileri biyolojik tesislere dönüştürülmeli. Ancak 3 yıl içinde bu hedefin sadece %1,4’ü gerçekleştirildi.
İptal Edilen Projeler ve Gecikmeler
Ön arıtma tesislerini ileri biyolojik arıtma tesislerine dönüştürmek için daha önce birçok proje planlanmıştı. Ancak bazı projeler iptal edilirken, bazılarında ise inşaat aşamasına gelinmesine rağmen ilerleme sağlanamadı. Örneğin:
- Kadıköy Atık Su Tesisi: İmar itirazları nedeniyle 2017’deki ihale iptal edildi.
- Silahtarağa İleri Biyolojik Tesisi: 2019’da ihale aşamasına geldi, ancak maliyet gerekçesiyle iptal edildi.
Bu gecikmeler, Marmara Denizi’ne olan kirlilik yükünün artmasına yol açıyor.
Çözüm Önerileri ve Yeni Projeler
Uzmanlar, İstanbul’un kirlilik yükünü azaltmak için öncelikle büyük ölçekli ön arıtma tesislerinin biyolojik ve ileri biyolojik tesislere dönüştürülmesi gerektiğini vurguluyor. İTÜ Çevre Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. İzzet Öztürk’e göre, sadece Yenikapı ve Kadıköy gibi büyük tesislerde dönüşüm sağlanırsa, İstanbul’un kirlilik yükü %50’den %25’e düşürülebilir. Bu da Marmara Denizi’nde 6 yıl içinde olumlu etkiler yaratacaktır.
Marmara Denizi’ni Kurtarmak İçin Ortak Çaba Şart
Müsilaj, yalnızca İstanbul’un değil tüm Marmara bölgesinin sorunu. Çevre Mühendisliği uzmanları, bölgedeki tüm atık su tesislerinin ileri biyolojik arıtma teknolojisiyle donatılması gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, azot ve fosfor giderimi için yenilikçi teknolojilerin devreye alınması şart.
Yerel ve Ulusal Planlama Zorunlu
İTÜ’den Prof. Dr. Hayrettin Güçlü İnsel, müsilajın Marmara Denizi’nin ekosistemine uzun yıllardır biriken kirliliğin bir tepkisi olduğunu ifade etti. İnsel, yerel koşullara uygun planlamaların önemini vurgulayarak, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile ortak bir proje kapsamında Türkiye genelinde atık su arıtma tesislerine standardizasyon getirileceğini açıkladı.
İstanbul’un Hedefe Ulaşması Mümkün Mü?
Uzmanlara göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi ve İSKİ’nin öz kaynakları, dönüşüm projelerini hayata geçirmek için yeterli. Ancak projelerin önceliklendirilmesi ve kararlılıkla uygulanması gerekiyor. Özellikle Kadıköy ve Yenikapı tesislerinin modernize edilmesi, Marmara Denizi’nin geleceği için hayati önem taşıyor.