Altın fiyatları tarihî zirvelere tırmanırken, merkez bankalarının son dönemdeki yoğun altın alımları, dünya ekonomisinin geleceği hakkında karamsar senaryoları gündeme getiriyor. Uzmanlar, bu alımların ardında ekonomik ve siyasi bir kriz olabileceğine dair uyarılar yapıyor.
Merkez Bankalarının Altın Biriktirmesi: Ekonomik Belirsizlik mi?
Dünya Altın Konseyi’nin son verilerine göre, merkez bankaları, üst üste üçüncü kez 1.000 tonun üzerinde altın almış durumda. Jeopolitik stratejist Robert D. Kaplan, merkez bankalarının altın biriktirmesinin büyük bir ekonomik belirsizliğin göstergesi olduğunu düşünüyor. Altın biriktirmenin, geleceğe dair ciddi bir karamsarlık ve olası bir çöküş hazırlığı anlamına geldiğini belirtiyor.
Kaplan, bu tür alımların merkez bankalarının yalnızca korunma amacıyla gerçekleştirdiğini ifade ediyor. Yüksek seviyelerdeki altın alımlarının, yaklaşan bir krizden korunma stratejisi olarak görülebileceği belirtiliyor.
Küresel Dengesizlikler: Kriz Dalgası mı Yükseliyor?
Kaplan, 20. yüzyıl başlarında Almanya’da yaşanan ekonomik çöküş ve siyasi istikrarsızlık dönemiyle günümüz arasındaki benzerliklere dikkat çekiyor. O dönemdeki büyük krizler, Avrupa’da büyük bir buhrana yol açmıştı. Bugün de küresel ekonomik dengesizlikler ve artan siyasi gerginlikler, dünya ekonomisini benzer bir yola sürükleyebilir.
Teknolojinin gelişimiyle birlikte, ülkeler arasındaki krizler artık çok daha hızlı yayılıyor. Küresel güçlerin, özellikle ABD, Çin ve Rusya’nın, farklı hızlarda da olsa zayıflaması, dünya ekonomisinde büyük dengesizlikler yaratabiliyor.
ABD-Çin Gerilimi: Ekonomik Çöküşün Katalizörü Olabilir
ABD ile Çin arasındaki gerginlik, özellikle Tayvan ve Güney Çin Denizi konularında askeri çatışmalara dönüşebilir. Kaplan’a göre, bu tür bir çatışma, küresel finansal piyasaları altüst edebilir. Bu gerilimlerin, dünya genelinde ekonomik krizlere yol açma potansiyeli taşındığı belirtiliyor.
Çin’in Altın Yatırımları: Ekonomik Çalkantılara Karşı Tedbir
Çin’in altın alımındaki artış da dikkat çeken bir diğer gelişme. Kaplan, Çin’in altın biriktirmesinin ekonomik belirsizliklere, sermaye kaçışına ve ABD ile derinleşen krize karşı bir önlem olarak görülebileceğini vurguluyor. Altına olan küresel talep arttıkça, yatırımcıların ekonomik dalgalanmalara karşı daha temkinli hareket ettikleri gözlemleniyor.
İran’daki Sosyo-Ekonomik Çalkantılar: Rejim Çökebilir mi?
Kaplan, İran’daki gelişmeleri de ele alarak çarpıcı bir tahminde bulunuyor. İran’daki artan toplumsal huzursuzluk ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle, önümüzdeki dört yıl içinde İran rejiminin çökme riski olduğunu öne sürüyor. Bu durum, bölgesel bir krize yol açabileceği gibi küresel ekonomik istikrarı da zedeleyebilir.
Altın, Küresel Kriz İçin Bir Korunma Aracı mı?
Merkez bankalarının altına yönelmesi ve artan siyasi ve ekonomik belirsizlikler, dünya çapında yaklaşan büyük bir finansal çöküş için hazırlık olabileceği düşüncesini kuvvetlendiriyor. Küresel piyasalarda altın talebinin artması, yatırımcıların ekonomik zorluklara karşı koruma arayışında olduklarını gösteriyor. Ancak, kriz ihtimali hakkında kesin bir şey söylemek zor; bu durum, ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik gelişmelerle şekillenecek bir süreç.