Karaciğer kanseri, kanserden kaynaklanan ölümler arasında dördüncü sırada yer alırken, yapılan yeni bir araştırma, yağlı karaciğer hastalığı ile bu kanser türü arasında doğrudan bir bağlantı ortaya koydu. Nature dergisinde yayımlanan çalışma, özellikle yüksek yağ ve şeker içeren diyetlerin, karaciğer hücrelerinde DNA hasarına yol açtığını ve bu hücrelerin kanserli hale gelme riskini artırdığını gösterdi.
Yağlı Karaciğer Hastalığı ve Kanser Riski
Karaciğer kanseri, dünya çapında en yaygın altıncı kanser türü olmasının yanı sıra, kanserden kaynaklanan ölümler arasında da dördüncü sırada bulunuyor. Özellikle ABD’de, yetişkinlerin %25’ini etkileyen yağlı karaciğer hastalığı, kanserli hücrelere dönüşen hepatosellüler karsinom (HCC) gibi ciddi karaciğer kanseri türlerine yol açabiliyor. Metabolik disfonksiyonla ilişkili steatohepatit (MASH), bu hastalığın ciddi bir formu olup, HCC’ye dönüşme riskini artırıyor.
Araştırma, yağlı karaciğer hastalığının nasıl kanserleştiğine dair bazı belirsizlikleri ortadan kaldırmayı amaçlıyor. MASH‘in kansere nasıl dönüştüğü tam olarak anlaşılmamışken, yapılan yeni incelemeler, yüksek yağ ve şeker içeren diyetlerin, karaciğer hücrelerinde DNA hasarı yarattığını ortaya koydu.
Hücrelerdeki “Saatli Bomba” Etkisi
Araştırma ekibi, fare modelleri ve insan doku örnekleri üzerinde yaptığı çalışmalarla, yüksek yağlı diyetlerin, karaciğer hücrelerinde DNA hasarına yol açtığını ve bu hücrelerin senesans adı verilen bir duruma geçtiğini tespit etti. Senesans, hücrelerin bölünme yeteneğini kaybetmesi, ancak metabolik olarak aktif kalması anlamına geliyor. Prof. Dr. Michael Karin, bu hücrelerin “saatli bomba” gibi olduğunu ve herhangi bir noktada tekrar çoğalabileceğini belirtti.
“Bu hücreler, herhangi bir noktada tekrar çoğalmaya başlayarak kanserli hale gelebilir. Adeta saatli bombalar gibidir,” diyor Prof. Dr. Karin.
Ayrıca, DNA hasarının diyet kaynaklı olduğunu vurgulayan araştırmacılar, beslenme şeklinin kanser üzerindeki doğrudan etkisini ortaya koydu.
Yeni Tedavi Yöntemleri Üzerine Araştırmalar
Çalışma, DNA hasarını önlemek veya onarmak amacıyla geliştirilecek ilaçların, özellikle MASH hastalarındakaraciğer kanserini engellemede etkili olabileceğini belirtiyor. Prof. Dr. Karin, yüksek yağlı diyetlerin DNA onarımıiçin gerekli olan ham maddelerde dengesizliğe yol açtığını belirtiyor ve bu dengesizlikleri gidermek için yeni ilaçlar veya besin takviyeleri geliştirilmesinin gerektiğine dikkat çekiyor.
Kötü Beslenme: Sigara Kadar Tehlikeli
Araştırmada, kötü beslenmenin, hücresel metabolizma üzerindeki zararları da vurgulandı. Fast food ağırlıklı bir diyetin, uzun vadede sigara içmek kadar tehlikeli olabileceği ifade ediliyor. Prof. Dr. Karin, **”kötü beslenme”**nin kozmetik bir sorun olmadığının altını çizerek, beslenmenin hücrelerimizin işleyişi ve DNA’mız üzerinde derin etkiler yarattığını belirtti.
“İnsanlar, kötü beslenmenin yalnızca kozmetik bir sorun olmadığını anlamalı. Beslenme, hücrelerimizin işleyişini ve DNA’mızı derinden etkiliyor,” dedi.
Bu bulgular, sadece karaciğer kanseri riskini azaltmak için değil, aynı zamanda genel sağlık ve beslenme alışkanlıklarıkonusunda halkı bilinçlendirmek için de önemli bir rehber sunuyor.