Dünya genelinde doğurganlık oranlarının hızla düştüğü ve bu durumun ülkelerin geleceği üzerinde büyük etkiler yaratacağına dair yapılan araştırmalar, Türkiye için endişe verici sonuçlar ortaya koyuyor. Yapılan bir araştırma, Türkiye’nin nüfusunun 2100 yılına kadar 20 milyon kişi azalacağına işaret ediyor.
Türkiye’nin Nüfus Kaybı: 20 Milyon Kişi
McKinsey Global Institute tarafından yapılan araştırmaya göre, dünya genelindeki doğurganlık oranlarının gelecekte ciddi şekilde azalacağı öngörülüyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin nüfusunun 2100 yılına kadar %25 oranında azalarak 65 milyona düşmesi bekleniyor. Mevcut nüfusunun 85,3 milyon olduğu göz önüne alındığında, Türkiye 20 milyon kişi kaybetmiş olacak.
Rapora göre, Türkiye, gelişmekte olan ülkeler arasında nüfus kaybı açısından başı çekiyor. Türkiye’yi %23’lük nüfus kaybı ile Brezilya takip ederken, Hindistan ve Endonezya ise yalnızca %5’lik nüfus kaybı ile 3. sırayı paylaşıyor. Gelişmiş ülkeler arasında ise, Çin, Japonya, İtalya, Almanya ve Fransa ilk sıralarda yer alıyor.
TÜİK’in Karamsar Raporu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayımlanan veriler, durumu daha da karamsar hale getiriyor. TÜİK’e göre, Türkiye’nin nüfusu 2100 yılında 55 milyon kişiye kadar düşebilir. Bu, Türkiye’nin genç nüfus oranının azalması ve iş gücü kaybının da önünü açacak bir senaryo. Uzmanlar, bu demografik değişimin ekonomiye olumsuz etkiler yapabileceği konusunda uyarıyor.
Aile Teşviklerinin Artırılması Gerekiyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6 Ocak’taki kabine toplantısında 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan ettiğini duyurmuştu. Ayrıca, 13 Ocak‘ta yeni evlenecek çiftlere 150 bin TL faizsiz kredi verilmesi kararlaştırıldı. Ancak, yapılan son araştırmalar, aile kurma ve çocuk sahibi olmayı teşvik etmek için daha fazla adım atılması gerektiğini ortaya koyuyor.
Türkiye’nin geleceği için nüfus artışını destekleyen teşvikler ve aile dostu politikaların artırılması gerektiği, uzmanlar tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Bununla birlikte, sadece maddi teşvikler değil, aynı zamanda toplumsal farkındalık oluşturulması ve aile hayatını destekleyen sosyal projelerin geliştirilmesi gerektiği de vurgulanıyor.